to top

DELİL TESPİTİ İLE TESPİT DAVASI ARASINDAKİ FARKLAR

DELİL TESPİTİ İLE TESPİT DAVASI ARASINDAKİ FARKLAR

24 Ağustos 2022

DELİL TESPİTİ İLE TESPİT DAVASI ARASINDAKİ FARKLAR

DELİL TESPİTİ, 6100 Sayılı HMK madde 400 ila 405 arasında düzenlenmiştir. Belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca;

Delil tespiti, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açılacak bir davada ileri sürülecek bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasıdır.

Delil tespiti istenebilmesi için hukuki yararın varlığı şartı aranır. Delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal dâhilinde bulunuyorsa hukuki yararın var sayılacağı kabul edilmektedir.

Dava açılmadan önce delil tespiti, esas hakkındaki davaya bakacak olan mahkemeden veya üzerinde keşif yahut bilirkişi incelemesi yapılacak olan şeyin bulunduğu veya tanık olarak dinlenilecek kişinin oturduğu yer sulh mahkemesinden istenir. Daha sonra açılacak esas davada mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğu ileri sürülemez.

Dava açıldıktan sonra ise delil tespiti konusunda yalnızca davanın görülmekte olduğu mahkeme görevli ve yetkilidir.

Delil tespitinin bir geçici hukuki koruma olması sebebiyle, talep sahibinin haklarının korunması bakımından zorunluluk bulunan hâllerde, karşı tarafa tebligat yapılmaksızın da delil tespiti yapılabilir. Hatta uygulamada mahkemeler çoğunlukla ve üstelik gerekçe göstermeksizin bu şekilde acele tespit yolunu uygulamakta ve bu hususta yasanın aradığı zorunluluk şartını dahi gerekçelendirmemektedir.

Normal usulde delil tespitinin, dilekçeyle birlikte karşı tarafa tebliğ edilmesi, delil tespitinin nasıl ve ne zaman yapılacağı, tespitin icrası esnasında karşı tarafın da hazır bulunabileceği, varsa itiraz ve ilave soruların bir hafta içinde bildirilmesi gerektiği belirtilmelidir.

Delil tespiti dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir. Asıl davanın taraflarından her biri, iddia veya savunmasını ispat için bu tutanak ve raporlara dayanabilir.

TESPİT DAVASI, 6100 Sayılı HMK madde 106’da düzenlenmiştir. Belirtilen yasal düzenleme uyarınca,

Tespit davası, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi amacı ile açılır.

Tespit davası açılabilmesi için ya kanunda açık bir hüküm bulunmalı ya da bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yarar bulunmalıdır.

Maddi vakıalar, tespit davasının konusunu oluşturamaz.

Yasal düzenlemeden de açıkça anlaşıldığı üzere, tespit davası yönünden en önemli şart, davacının hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunması gerektiğidir. Hukuksal yararın var olduğunu kabul edebilmek için ise,

- Davacının bir hakkı veya hukuksal durumu güncel ve ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olmalı ve davacının hukuksal durumunda yaşanacak bir duraksamanın davacı yönünden zarar tehlikesi doğurabilecek nitelikte olmalı ve

- Cebri icraya elverişli olmayan tespit hükmü, bu tehlikeyi bertaraf etmeye yetmelidir.

Aynı konuda eda davası açılması mümkün ise tespit davası açmakta hukuki yararın olmadığı kabul edilir.  Hukuki ilişki ve hukuki yarar şartları diğer dava şartlarında olduğu gibi re’sen gözetilir. Bu şartların olmaması halinde davanın esasına girilmez, dava hukuki yarar yokluğu sebebi ile usulden reddedilir.

HAKSIZ REKABETTE TESPİT DAVASI TTK madde 56/1-a’da açılabilecek davalar arasında gösterilmiştir. Buna göre bir fiilin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti istenebileceği gibi haksız rekabet oluşturmadığının tespiti de talep edilebilir.  Burada HMK’dan bağımsız, haksız rekabet hukukuna özgü bir tespit davası söz konusudur. Haksız rekabeti gerçekleştiren kişinin kusuru aranmaz. Bu davayı açabilmek için aynı zamanda hukuki yararın bulunması gerekmektedir. Ancak HMK’da düzenlenen tespit davası ile maddi vakıaların tespiti istenemez iken, TTK’da haksız rekabet bir fiil sonucu oluşmaktadır ve tespit davasında bu fiilin, haksız rekabet teşkil ettiğinin yada etmediğinin tespiti talep edilmektedir.

TTK 56/1-a ‘da düzenlenen tespit davasında, hukuki yarar şartının varlığı karine olarak kabul edilmekte ve bu dava, eda davası açma imkânının bulunduğu hallerde tespit davası açılamayacağı yönündeki usul hukuku kuralının bir istisnasını oluşturmaktadır.

Haksız rekabette tespit davasında görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemeleridir.

TESPİT DAVASI İLE DELİL TESPİTİNİN FARKLARI

Tespit davası bir dava türü olup, davası sonucunda mahkemece verilen karar yasal şartların gerçekleşmesiyle kesin hüküm ve kesin delil teşkil eder. Oysa delil tespiti, bir dava değildir, yalnızca geçici koruma tedbiridir ve kesin hüküm teşkil etmez. Tabi delil tespiti raporu karşı tarafa tebliğ edilmesine rağmen, itiraza uğramamışsa karşı taraf yönünden de bağlayıcı hale gelecektir.

Delil tespitinde maddi vakıanın tespiti istenilmektedir. Oysa maddi vakıalar tek başına tespit davasının konusu olamaz.

Tespit davasına ilişkin hüküm verildikten sonra bu dava ile ilgili doğan giderler yargılama giderleri icraya konu edilebilirken, delil tespitine ilişkin giderlerin hangi tarafa yükletileceği ancak esas mahkemesince karara bağlanır.

Delil tespiti dava sırasında da kullanılabilecek bir koruma tedbiri olduğu için tespit davası esnasında da delil tespitine başvurulabilir. 

Haksız rekabete ilişkin dava sırasında veya henüz dava açılmadan önce delil tespiti istenmesi mümkündür. Çünkü haksız rekabetin tespiti davasında maddi vakıa değil, maddi vakıanın haksız rekabet teşkil edip etmediği tespit edilmektedir. Hâlbuki delil tespiti sadece maddi vakıanın tespitidir. Maddi vakıanın tespit edilmesinin geciktirilmesi hak kaybına neden olabileceği için haksız rekabetin tespiti istenmeden önce haksız rekabeti oluşturan fiilin (maddi vakıanın) tespiti istenebilmelidir.

Av. Orhan ÇOBAN

Emek Hukuk Bürosu

_________________________________________

Ülgen Hüseyin, Mehmet Helvacı, Abuzer Kendigelen, Arslan Kaya ve Füsun Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, 2015: İstanbul, XII Levha

Ayhan Rıza, Mehmet Özdamar ve Hayrettin Çağlar, Ticari İşletme Hukuku Genel Esaslar, 2014: Ankara, Yetkin Yayınları

Çınar, Nihal, Haksız Rekabet ve Yaptırımları, 2015: Ankara, Seçkin Yayıncılık

İmregün, Oğuz, Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri, 2004: İstanbul, Filiz Kitabevi

Alangoya, Yavuz, M. Kamil Yıldırım, Nevhis Deren Yıldırım, Medeni Usul Hukuku Esasları, 2009: İstanbul, Beta

Ercan, İsmail, Medeni Usul Hukuku, 2011: İstanbul, XII Levha

Av. Orhan ÇOBAN





Hasanpaşa Mah. Kurbağalıdere Cad.
No:61/1 Saadet Han Kat:1 Daire:3-4
Kadıköy / İSTANBUL
0(216) 427 23 25
0(216) 336 59 88
[email protected]